26 Aralık 2007 Çarşamba

mukteza iade alacagina haciz konulmasi

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü)

TARİH: 28.12.2006
SAYI : KDV.MUK.B.07.1.GİB.4.34.17.01.32.10012
KONU : :Mükellefin İade alacağına haciz konulması
........................................... MÜDÜRLÜĞÜNE

İlgide kayıtlı yazınız incelenmiştir.

84 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nin I/Genel Esaslar/1.1. Mahsup Yoluyla İade başlıklı bölümünde;

“Katma değer vergisi iade alacağının hak sahibi mükellefin kendisinin, ortaklarının veya mal ya da hizmet satın aldığı kişilerin vergi borçlarına, ithalat sırasında uygulanan vergilere, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) prim borçlarına mahsubu talepleri miktarına bakılmaksızın inceleme raporu ve teminat aranılmadan yerine getirilir.

İade alacağı öncelikle mükellefin ithalde alınanlar dışındaki vergi borçlarına mahsup edilir. Artan bir miktar olursa mükellefin isteğine bağlı olarak; kendisinin, ortaklarının veya mal ya da hizmet satın aldığı mükelleflerin ithalde alınanlar dahil vergi borçlarına veya SSK prim borçlarına mahsup yapılır.”

Öte yandan, aynı Tebliğin I/1.1.2. Mahsup Talebi başlıklı bölümünde;

“Mahsup talebinin geçerlik kazanabilmesi için talebin bir dilekçe ile yapılması şarttır. İade alacağının sonraki dönemlerde muaccel hale gelecek vergi borçlarına mahsubunun da talep edilmesi mümkündür. Ancak bu borçlar muaccel hale geldikçe mahsup talebinin, muaccel hale gelen her borç için ayrı dilekçe verilmek suretiyle yenilenmesi gerekir.” Denilmektedir.

Aynı tebliğin “I/1.2. Maliye Bakanlığınca Belirlenen Sınırı Aşmayan Nakden İadeler” başlıklı bölümünde; 4 milyar lirayı geçmeyen nakden iade taleplerinin inceleme raporu ve teminat aranmaksızın yerine getirileceği, açıklanmıştır.

Benzer bir konuda Bakanlık Makamı’ndan alınan 24.12.2001 tarih, 068590 sayılı yazıda;

“Söz konusu temlik ve hacizler, firmanın inceleme sonucu nakden iade edilebilir aşamaya gelmiş olan KDV iadesi üzerinde, 6183 sayılı Kanunun 23. maddesi tatbik edilerek ……….. A.Ş.’nin muaccel borçları tahsil edildikten sonra hüküm ifade edecektir.”

“6183 sayılı Kanunun 17. maddesi hükmü çerçevesinde uygulanan ihtiyati hacizle koruma hükümleri uygulanan kamu alacakları ise Kanunun 23. maddesi çerçevesinde değerlendirilememektedir. Zira bu alacaklar muaccel alacak kavramına girmemektedir.

Mükellefin 6183 sayılı Kanunun 23. maddesine göre muaccel borçları mahsup edildikten sonra temlik ve hacizlerde sıralama yapılacağı tabiidir.” denilmektedir.

Buna göre; ............................................Şti’nin ihracat istisnasından doğan katma değer vergisi iade alacağının öncelikle kendi borçlarına mahsubunun yapılması, arta kalan tutarın ise icra dairesi haciz yazısının dairenize intikal ettiği tarihten önce mükellefce mal veya hizmet satın aldığı firmaların borçlarına mahsup talebinde bulunulmuş (belgelerin tam olarak ibraz edildiği tarih) olması halinde mahsup işleminin yerine getirilmesi, kalan miktarın ise ........................................... Müdürlüğü’nün hesabına aktarılması mümkün bulunmaktadır.

Ancak, ödevlinin katma değer vergisi iade alacağının 4.000 YTL’yi aşması halinde, YMM raporu veya teminat mektubu verilmemesi halinde mahsup edilemeyen tutar nakden iade edilebilir aşamaya gelmemiş olacağından söz konusu iadenin icra dairesine aktarılmasının mümkün bulunmadığı tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

mukteza emekli vergi iadesi durumuu

T.C.
İSTANBUL VALİLİĞİ
İl Defterdarlığı
Vasıtasız Vergiler Gelir Müdürlüğü

Sayı : B.07.4.DEF.0.34.ll/VİD-618
Konu : Vergi iadesi hk.


İLGİ : ...11.2003 tarihli dilekçeniz.

İlgide kayıtlı dilekçeniz incelenmiş olup aşağıdaki hususların belirtilmesine gerek duyulmuştur.

Bilindiği gibi, 2978 sayılı Vergi İadesi Hakkında Kanunun 3239 sayılı Kanunla değişik 1 inci maddesinde, vergi iadesi hakkında kimlerin yararlanacakları açıklanmıştır.

Öte yandan, anılan maddenin son fıkrasında 3946 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, vergi iadesinden yararlanacak olanların kapsama almaya veya kapsam dışına çıkarmaya Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.

Bu hükmün verdiği yetkiye dayanılarak 1.4.1994 tarih ve 94/5372 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 1.5.1994 tarihinden itibaren vergi iadesinden yararlananların kapsamı yeniden belirlenmiştir. Sözkonusu Bakanlar Kurulu Kararı ile emekli, maluliyet, dul ve yetim maaşı alanların vergi iadesinden yararlanacakları belirtilmiştir.

Buna göre, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununa göre emekli, maluliyet, dul ve yetim aylığı alan hak sahipleri vergi iadesi hakkından yararlanmaktadır. Dolayısıyla, sözkonusu Vakıf katılımcıları yukarıda sözü edilen Bakanlar Kurulu Kararının 1 inci maddesinin (a) bendinde belirtilen hak sahibi niteliğini taşımaktadırlar.

Diğer taraftan, vergi iadesinin usul ve esaslarının belirlendiği 1 Seri No.lu Vergi İadesi Genel Tebliğinde de, T.C.Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ile Bağ-Kur dışında kalan ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre kurulmuş olan özel emekli sandıkları ile “diğer özel emekli sandıklarından” emeklilik, maluliyet, dul ve yetim aylığı alanların da vergi iadesi hakkından yararlanacakları açıklanmıştır.

Bu itibarla Medeni Kanun hükümlerine göre kurulmuş olan Vakfınızdan emekli, maluliyet, dul ve yetim aylığı alanların 1 ve 8 seri numaralı Vergi İadesi Genel Tebliğlerinde açıklanan usul ve esaslar dahilinde vergi iadesinden yaralanmaları olanaklı bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

mukteza esantiyon promosyon kdv durumu

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü)

TARİH: 25/11/2005
SAYI : KDV.MUK.B.07.1.GİB.4.34.17.01.03.8311

KONU :Eşantiyon ve numune olarak verilen ürün bedel-
lerinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı,


…………………. A.Ş.


İlgi dilekçenizde; firmanızın bayilik sözleşmesi yaptığı …………. Şti.ne ait işyerine bedelsiz olarak numune ve teşhir amaçlı ürün tesliminde bulunacağı belirtilerek ürün bedellerinin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı sorulmaktadır.

Bilindiği gibi 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinde kurumlar vergisinin, 1. maddesinde yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 14. maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinde yer alan giderler indirilecektir.


Diğer taraftan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler tadadi olarak sayılmış olup, aynı maddenin 1. bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği belirtilmiştir.


Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında sayılan kanunen kabul edilmeyen giderler dışında kalan ticari organizasyona bağlı olarak yapılan giderlerdir ve bunlara işletme gideri de denilebilir.


Bu itibarla, şirketinizin faaliyet konusu kapsamında bayilik sözleşmesi bulunan …………... Şti.’ne ait işyerindeki teşhir salonunu çeşitli ürünleri gösterecek şekilde granit seramik ile kaplaması için vermiş olduğu ürünlerin işletmenizin satışını artırmak amacıyla yapılan reklam harcaması olarak kabul edilerek Gelir Vergisi Kanunu’nun 40/1. maddesi uyarınca gider olarak kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkündür.


Diğer taraftan, benzer bir konuyla ilgili olarak Bakanlık Makamı’ndan alınan 11/11/1993 tarihli ve 68288 sayılı yazıda;


“3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 3/a maddesine göre, vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun vergiye tabi işlemler dışındaki amaçlarla çekilmesi, vergiye tabi malların işletme personeline ücret, prim, ikramiye, hediye, teberru gibi namlarla verilmesi teslim sayılan hal kapsamında katma değer vergisine tabi bulunmaktadır.


Bu çerçevede; adı geçen firmanın gerek kendi ürettiği, gerekse piyasadan satın aldığı malları tanıtım, reklam, satışları artırmak vb. amaçlarla bedelsiz olarak vermeleri işlemi, Kanunun 3/a maddesi gereğince vergiye tabi olup, bedelsiz verilen malların emsal bedelleri üzerinden vergi hesaplanması gerekmektedir.”denilmektedir.


Buna göre, bayilik sözleşmesi yaptığınız ………….. Şti.’nin teşhir salonunun firmanız tarafından bedelsiz olarak çeşitli ürünleri gösterecek şekilde granit seramikle kaplanması işlemi Kanunun 3/a maddesi gereğince vergiye tabi olup, emsal bedel üzerinden vergi hesaplanması gerekmektedir.


Diğer taraftan, reklam amaçlı olarak verilen bu seramiklerle ilgili yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılabileceği tabiidir.


Bilgi edinilmesini rica ederim.