10 Haziran 2008 Salı

yurt disi reklamasyon faturasi gider yazilmasi

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü





Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01/KVK-14-7051
Konu : Dış alıcının firmaya kestiği geçmiş hesap dönemlerine ait reklamasyon
faturasının indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hk.


…………………… GRUP MÜDÜRLÜĞÜNE



İlgi : …….04/2006 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02/VUK-1/12141-…….. sayılı yazınız.





Başkanlığımız ……..Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün ………… vergi kimlik numaralı mükellefi …………….. Ltd.Şti. tarafından Müdürlüğünüze verilen ……../04/2006 tarihli dilekçede Müdürlüğümüzü ilgilendiren hususlar aşağıda açıklanmaktadır.



Bilindiği gibi, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinde, “Kurumlar Vergisi birinci maddede yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanır. Safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır.....” hükmü yer almıştır.



Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazancın tarifinin yapıldığı 37.maddesinde her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.



Aynı Kanunun bilanço esasında ticari kazancın tespiti ile ilgili 38.maddesinde de,



“Bilanço esasına göre ticari kazanç teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce;



1- İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir.

2- İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.



Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41.maddeleri hükümlerine uyulur.” hükmü yer almaktadır.



Bu hüküm gereğince safi kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 14.maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu’nu 40.maddesindeki giderler, hasılattan indirim konusu yapılmaktadır.



Diğer taraftan, dönemsellik ilkesinin doğal sonucu olarak; bir giderin, belli bir döneme ilişkin safi kurum kazancının belirlenmesinde menfi unsur olarak dikkate alınabilmesi için, bu giderin söz konusu döneme ait olması gerekir. Bir gider unsuru, geçmiş dönemlere veya gelecek dönemlere ait ise, tahakkukun hangi dönemde olduğuna veya olacağına bakılmaksızın, söz konusu giderin dönemsellik ilkesi gereği ilgili bulunduğu dönemde dikkate alınması gerekir.



Buna göre, kurum kazancı, ticari kazanç niteliği taşıdığından ve ticari kazanç gibi tespit edildiğinden elde etme yönünden tahakkuk esası geçerlidir. Tahakkuk ise gelirin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmesini ifade eder. Bunun için geliri doğuran işlemin tekemmül etmesi gereklidir. Ticari faaliyet içerisinde satılan mal veya yapılan bir hizmet bedeli taraflarca belirlenip fatura kesildiğinde gelir veya gider tahakkuk etmiş kabul edilir.



Bu hüküm ve açıklamalara göre, adı geçen mükellefe dış firma tarafından 13/07/2004 tarihinde düzenlenen reklamasyon faturasının tahakkuk tarihi (fatura düzenlendiği tarih) itibariyle gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması olanaklı olup, kapanan hesap dönemlerine ilişkin harcama belgelerinin takip eden hesap dönem veya dönemlerinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması mümkün olmadığı gibi, kanunen kabul edilmeyen gider olarak kayıtlara alınması gerekir.



Bilgi edinilmesini arz ederim.



Başkan a.
Grup Müdür V.






T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Antalya Defterdarlığı
Vasıtasız Vergiler Gelir Müdürlüğü

Sayı: B.07.4.DEF.0.34.11.GVK-40

Konu: Yurtdışındaki firmadan alınan
reklamasyon faturasının giderleştirilmesi hk.



KATMA DEĞER VERGİSİ GELİR
MÜDÜRLÜĞÜNE

İLGİ: 30.04.2001 tarih ve 25-23690/1800 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız ekindeki ............... ................ ............. Şirketi tarafından verilen Bila tarihli dilekçede bahsedilen Müdüriyetimizle ilgili hususlar aşağıda açıklanmıştır.

5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinde; safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı yer almaktadır.

Öte yandan, bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kanunun 14. maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinde yer alan gider indirilecektir.

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 38. maddesinde; “Bilanço esasına göre ticari kazanç teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır.” denilmiş, Vergi Usul Kanunu’nun 192. maddesinin dördüncü fıkrasında ise; Aktif toplamıyla borçlar arasındaki farkın, müteşebbisin işletmeye mevzuu varlığını (öz sermayeyi) teşkil edeceği belirtilmiş, ayrıca bilanço esasına göre ticari kazancın tespitinde tahsil değil tahakkuk esasının geçerli olduğu hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, yazınız ekindeki mükellef dilekçesinin incelenmesinden, yurtdışına yapılan giysi ihracatında, giysilerin bazılarının hatalı ve istenildiği gibi çıkmadığından eksik ödeme yapıldığı ve bu eksik ödeme karşılığında da reklamasyon gideri olarak gösterilerek fatura edildiği belirtilmektedir.

Bu itibarla, söz konusu mükellefin yurt dışındaki alıcı firmaya yaptığı ihracata ilişkin olarak düzenlenen faturanın tutarı tahakkuk ettiği tutar üzerinden kayıtlarda hasılat olarak gösterilmesi gerekir.

Dolayısıyla, ihracat bedelinin bir kısmının tahsil edilememesi durumunda tahsil edilemeyen bu kısmın Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde şüpheli alacağa dönüşmesi halinde, bu miktar için şirketin karşılık ayırması mümkündür.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Hiç yorum yok: