10 Aralık 2007 Pazartesi

ortulu sermaye aktarimi danistay karari

ÖRTÜLÜ KAZANÇ ÖRTÜLÜ SERMAYE AKTARIMINA İLİŞKİN DANIŞTAY KARARI

DAVACININ, DEVAMLI OLARAK VASITASIZ İLİŞKİSİNİN BULUNDUĞU BANKALARDAN YÜKSEK TUTARDA KREDİ KULLANMASI VE BU BORÇLANMANIN ÖZSERMAYE ORANININ BARİZ FARKLILIK GÖSTERMESİ HALİNDE ÖRTÜLÜ SERMAYENİN VARLIĞININ KABULÜ GEREKTİĞİ HK.<
Kararın Düzeltilmesini İsteyen Taraflar : 1-Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesi Başkanlığı
2- ... Factoring Hizmetleri Anonim Şirketi
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : Davacı şirketin 1998 yılında bağlı bulunduğu gruba dahil bankalardan kullandığı kredilerin bu bankalara kaynak yaratmak amacıyla alındığı, bu nedenle örtülü sermaye niteliği taşıdığı, bu krediler için ödenen kur farkı ve faizin gider olarak kurum kazancından indirilemeyeceği ileri sürülerek re'sen, davacı şirketin İstanbul Menkul Kıymet Borsasından alım satımını gerçekleştirdiği ... A.Ş.'ne ait hisse senetlerinden doğan menkul kıymet zararının fazla hesaplandığı belirtilerek ikmalen kurumlar vergisi salınmış, fon payı hesaplanmış, ağır kusur cezası kesilmiştir. İstanbul 3. Vergi Mahkemesi; 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 16 ncı maddesinde örtülü sermayenin tanımlandığı ve 15/2 nci maddesinde örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizlerin kurum kazancının tespitinde indirilemeyeceğinin belirtildiği, davacı şirketin faktoring hizmeti vermesi nedeniyle finansman fonksiyonunun temel işlevi olduğu, davacı şirketin aldığı kredilerle factoring hizmetinin finansmanını sağladığı, davacı şirketin kredi aldığı firmaların, faaliyet konusu kredi vermek olan bankalar olduğu, inceleme raporunda davacı şirketin söz konusu bankalarla sadece yönetim yapılarının benzerlik gösterdiği, ortak olarak ise ... A.Ş.'nin % 4.83 oranında hissesinin olduğu, davacı şirketin kredi aldığı diğer bankaların ise ortak olup olmadığının belirtilmediği, aralarındaki ilişki "vasıtalı şirket münasebeti" kavramı içinde düşünülse de gerçekte ortak olan kimselerin bu sıfatlarını gizledikleri, davacı şirket üzerinde hakimiyet kurulduğunu gösterir nitelikte ilişki olduğunun belli kriterlere göre ispat edilmesi gerektiği, olayda davacı şirket ile kredi veren bankalar arasındaki ilişkinin devamlı ve ticari nitelik taşıdığı, inceleme elemanınca ortaklık olarak değerlendirilecek bir ilişkinin varlığını gösterecek tespitin yapılmadığı, alınan borcun örtülü sermaye sayılması için şirkette devamlı olarak kullanılmasının öngörüldüğü, davacı şirketin 1998 yılında kullandığı kredilerin süresi dolduktan sonra ya da vadeleri uzatılmak suretiyle 2000 yılını kapsayacak şekilde devamlı hale getirildiğinin inceleme raporunda belirtildiği, devamlılık unsurunun tespitinde borcun ne kadar süre ile kullanıldığının baştan bilinmemesi, bilinse dahi sonradan ortaya çıkan zorunluluklar nedeniyle ödenmemesinin önem arzettiği, davacı şirketin aldığı kredileri vadesinde ödemediği, borcun bir sermaye gibi kullanıldığı yolunda bir tespitin yapılmadığı, davacı şirketin toplam borcunun özsermayesinin 4.77 katı, kayıtlı sermayesinin 7.30 katı olduğu, bunun ticari icaplara uygun bulunmadığı, emsal kıyaslamasında altı adet factoring şirketinin borç özsermaye oranının dikkate alındığı, bu oranların % 23,% 33, % 10, 1.51, 1.13, 2.31 olduğunun inceleme raporunda tespit edildiği, ancak emsal alınacak kurumla davacı şirketin hizmetlerinin, kapasitelerinin organizasyonlarının, sermaye yapılarının, iş hacimlerinin araştırılması gerektiği, olayda bu hususlara uygun şekilde emsal seçildiğinin ortaya konulamadığı, 21.12.1994 tarih ve 22148 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Factoring Hizmetlerinin Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmeliğin 9 uncu maddesinde factoring şirketlerinin öz kaynaklarının 15 katından fazla borçlanamayacağının öngörüldüğü, bu durumda finans sektöründe faaliyet gösteren ve faaliyeti nakit para üzerine kurulu olan davacı şirketin aldığı kredilerin örtülü sermaye sayılması için gerekli şartların olayda gerçekleştiği ortaya konulamadığından tarhiyatın yasal bulunmadığı, kaldı ki davacının kullandığı kredilere ilişkin olarak ödenen faiz giderleri yanında kur farklarının da örtülü sermaye oluşturduğu belirtilmişse de kur farklarının döviz kurundaki değişiklikler nedeniyle doğduğu, geri ödemesi yapılan borç döviz cinsinden olduğundan ek bir menfaat temininin söz konusu olmadığı, kur farklarının matrah farkı tespitinde dikkate alınmasının mümkün bulunmadığı, ikmalen belirlenen matrah farkı ile ilgili olarak davacı şirket tarafından bir iddia ileri sürülmediği, ikmalen tarh sebebi bulunsa da geçmiş yıl zararları ve cari yıl zararları dikkate alındığında matrah farkı oluşmadığı gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasına karar vermiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğünün temyiz istemi üzerine Danıştay Dördüncü Dairesi 19.4.2004 günlü ve E:2003/1678, K:2004/809 sayılı kararıyla, davalı idarenin örtülü sermaye nedeniyle re'sen yapılan tarhiyata ilişkin olarak ileri sürdüğü temyiz iddialarının reddine, davacının İstanbul Menkul Kıymetler Borsasından alım satımını gerçekleştirdiği Finasbank A.Ş. hisse senetleri alım satım işlemlerinden doğan menkul kıymet satış zararının fazla hesaplanması nedeniyle dönem kar zararının tesbitinde fazladan gider yazılması eleştirilmek suretiyle ikmalen belirlenen matrah farkına ilişkin olarak inceleme raporuna ekli tutanağın 10 uncu maddesinde şirket yetkililerinin zararın fazla hesaplandığını kabul ettiği ve 1998 yılı için yapılan tarhiyata karşı açılan davada bu matrah farkına ilişkin iddiaları ileri sürmedikleri mahkemece verilen kararda bu durumun tespit edildiği, ancak 1998 yılı zararları ve geçmiş yıl zararları dikkate alındığında ikmalen tarh edilebilecek bir vergi matrahı oluşmadığı gerekçesiyle tarhiyatın tamamen kaldırılmasına karar verildiği, davacı şirket tarafından ikmalen belirlenen matrah farkına ilişkin olarak bir iddia ileri sürülmemekle birlikte, tarhiyatın tamamı dava konusu edilmiş olup, mahkemece ikmalen belirlenen matrah farkının tarhiyatın kısmen kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken cari yıl zararı ve geçmiş yıl zararı dikkate alınarak tarhiyatın kaldırılmasında isabet görülmediği gerekçesiyle mahkeme kararının ikmalen tarhiyata ilişkin kısmının bozulmasına karar vermiştir.Davacı,ikmalen tarhiyatın koşullarının gerçekleşmediğini, re'sen araştırma ilkesi gereği, tarhiyatın kaldırılması istenip, iddia ileri sürülmemesi halinin bozma nedeni olmayacağını, davalı idare, şirketin devamlı olarak vasıtasız ilişkisinin bulunduğu bankalardan yüksek tutarlarda kredi kullandığı, bu borçlanmanın öz sermayeye oranının bariz farklılık gösterdiği dolayısıyla örtülü sermaye nedeniyle yapılan tarhiyatın yasaya uygun olduğunu ileri sürmekte ve kararın düzeltilmesini istemektedirler.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi Sevil Bozkurt'un Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi istemini içeren dilekçelerinde öne sürülen hususlar kararın düzeltilmesini sağlayacak nitelikte bulunmadığından istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı A.Kemal Terlemezoğlu'nun Düşüncesi : Karar düzeltilmesi dilekçelerinde ileri sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54.maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Davacı tarafından ikmalen belirlenen matrah farkına ilişkin olarak ileri sürülen iddialar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından kararın düzeltilmesini sağlayacak nitelikte görülmemiştir.
Davalı İdarenin karar düzeltme dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler ise, yerinde görüldüğünden Dairemizin 19.4.2004 günlü ve E:2003/1678, K:2004/809 sayılı kararının re'sen tarhiyata ilişkin kısmının kaldırılmasına karar verilerek İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin 28.1.2003 günlü ve E:2002/1243, K:2003/66 sayılı kararının bu kısmına yönelik temyiz istemi yeniden incelendi:
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 16 ncı maddesinde örtülü sermaye,"kurumların aralarında vasıtalı, vasıtasız bir şirket münasebeti veya devamlı ve sıkı bir iktisadi münasebet bulunan gerçek ve tüzel kişilerden yaptıkları istikrazlar, teşebbüste devamlı olarak kullanılır ve bu istikrazlarla kurumun öz sermayesi arasındaki nispet, emsali kurumlarınkine nazaran bariz bir fazlalık gösterirse mezkur istikrazlar örtülü sermaye sayılır." şeklinde tanımlanmış olup, aynı Kanunun 15/2 nci maddesinde örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizlerin kurum kazancının tespitinde indiriminin yapılmasının kabul edilmeyeceği belirtilmiştir.
Kurumların, değişen ve gelişen ekonomik koşullar nedeniyle yetersiz sermayeye sahip olmaları halinde dış kaynaklara (borçlara) ihtiyaç duydukları bilinen bir gerçektir. Ancak işletmede kullanılan her borç örtülü sermaye niteliğinde değildir. Kanun'un 16 ncı maddesine göre işletmede kullanılan bir borcun örtülü sermaye sayılabilmesi için gerekli koşullar belirtilmiştir.
Örtülü sermayenin varlığı konusunda aranan ilk koşul, kurumların aralarında vasıtalı, vasıtasız bir şirket ilişkisi veya sıkı bir iktisadi münasebet bulunan gerçek ve tüzel kişilerden borç alınmasıdır. Bu koşul ile, ortakların doğrudan veya ortak oldukları bir başka şirket münasebeti ile kuruma borç (örtülü sermaye) vermeleri, ya da aralarında çok sıkı bir iktisadi münasebet nedeniyle yeterince güven bağı oluşan gerçek veya tüzel kişilerin yine kuruma aslında örtülü sermaye niteliğinde olan borç vermeleri hali kastedilmektedir. Dolayısıyla, aslında gizli ortak olan şahıs veya kurumların koyduğu sermayenin borç sayılmasının önlenmesi ve öz sermaye üzerinden faiz yürütülmesinin engellenmesi amaçlanmıştır. Davacı Şirketin banka kredisi aldığı kurumların ortaklık yapıları incelendiğinde, aralarında vasıtasız ortaklık ilişkisi bulunduğu görülmüş olup, şirket ile yüksek tutarda borç aldığı ve vasıtasız ilişkisinin olduğu bankaların yönetim kadrolarının aynı kişilerden oluştuğu anlaşılmıştır.
Kanunun aradığı ikinci koşul ise, kurumun sözü edilen gerçek ve tüzel kişilerden yaptığı borçlanmanın teşebbüste devamlılık arzetmiştir. Davacı şirketin 1998 yılında kullanmış olduğu kredilerden süresi dolan borçların yenilenmek yada vadelerinin uzatılması suretiyle 1996-2000 yıllarını kapsayacak şekilde teşebbüste devamlı olarak kullanılır hale getirildiği görülmektedir.
Örtülü sermayenin varlığının kabul edilmesi için gerekli üçüncü koşul ise, kurumun öz sermayesi ile borçlanma miktarı arasındaki nisbetin emsali kurumlardakine nazaran bariz bir farklılık göstermesidir. Davacı Şirketin toplam borcunun özsermayesinin 4.77 katı, ortağı olduğu bankalara olan borcunun ise özsermayesinin 3.44 katı olduğu dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. İnceleme elemanınca Factoring hizmeti veren diğer bazı mükellefler nezdinde yapılan emsal araştırmalarında, davacı şirketin borç-özsermaye oranının 4.77 olmasına karşın, bu şirketlerde borç-özsermaye oranlarının % 23- %33 - % 10-1,51-1,13-2,31 olması karşısında, şirketin özsermayesi ile borçlandığı miktar arasında ekonomik ve ticari icaplara uygun olmayan oranda bariz bir fazlalık olduğu görülmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinde vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu açıklamış olup, gerek yukarıda belirtilen hususlar, gerekse Vergi Usul Kanunun 3 üncü maddesi hükmü karşısında, davacının, aralarında sıkı bir ortaklık ilişkisi bulunan bankalardan aldığı kredilerin örtülü sermaye niteliği taşıdığının kabulü gerekmektedir. Bu durumda sözü edilen krediler için ödenen kur farkı ve faizin gider olarak kurum kazancından indirilemeyeceği gerekçesiyle yapılan tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davalı İdare temyiz isteminin kabulüyle İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin 28.1.2003 günlü ve E:2002/1243, K:2003/66 sayılı kararının re'sen tarhiyata ilişkin kısmının bozulmasına oyçokluğuyla, davacının karar düzeltme isteminin ise reddine oybirliğiyle 29.3.2005 gününde karar verildi.
K A R Ş I O Y
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesinde, Danıştay tarafından verilen yargısal kararlar hakkında, bu maddede yazılı sebeplerle kararın düzeltilmesinin istenebileceği belirtilmiştir. Vergi Dairesinin ileri sürdüğü iddialar, kanunda belirtilen hallerden hiçbirine uymamaktadır.
Bu nedenle, karar düzeltilmesi isteminin reddi gerekeceği görüşüyle kararın bu kısmına karşıyız.
YÖ/ÖEK

elektronik ortamda defter tutma

ELEKTRONIK ORTAMDA DEFTER VE BELGEDÜZENLENMESI VE MUHAFAZASI

Teknolojik ilerlemeler ve yükümlülerin bilgisayar kullanım oranlarının artması gibi nedenlerle defter ve belgelerini bilgisayar ortamındadüzenleyen yükümlülerin ayrıca bunların yazıcıdan kağıt ortamındaçıktısını almak ve saklamak zorunda olmaları nedeniyle uygulamadayaşanan zorluklar dikkate alınarak 4731 sayılı Kanunun 4/E maddesi ile213 sayılı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 242 nci maddesine eklenen ve 30/12/2001 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 2 numaralı fıkra hükmü ile“Maliye Bakanlığı; elektronik defter, kayıt ve belgelerin oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi uygulamasına ilişkin usulve esasları belirlemeye, elektronik ortamda tutulmasına vedüzenlenmesine izin verilen defter ve belgelerde yer alması gereken bilgileri internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişimaraç ve ortamında Maliye Bakanlığına veya belirleyeceği gerçek veya tüzel kişilere aktarma zorunluluğu getirmeye, bilgi aktarımında uyulacakformat ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespitetmeye ve bu Kanun kapsamına giren işlemlerde elektronik imza kullanım usul ve esaslarını düzenleme ve denetlemeye”yetkili kılınmıştır. Bu yetkiye istinaden, Vergi Usul Kanunu uyarıncakağıt ortamında düzenlenen, tutulan, muhafaza ve ibraz edilen defter vebelgeler yerine, aynı bilgileri içeren elektronik defter ve belgelerin oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazına ilişkin usul ve esaslar 11 Temmuz 2006 tarih ve 26225 sayılı Resmi Gazetede
--------------------------------------------------------------------------------

124/2 yayımlanan 361 sıra No’lu VUK Genel Tebliğinde aşağıdaki gibibelirlenmiştir.
1-Mükelleflerin Taşımaları Gereken Asgari KoşullarUygulamadan yararlanmak için başvuran mükelleflerin, aşağıdaki şartlarısağlamaları halinde, kendilerine elektronik defter ve belge uygulamasınageçmeleri için Başkanlıkça izin verilebilecektir.
1 - Bilanço esasına göre defter tutulmalıdır.
2 - Elektronik ortamda tutulacak defter ve belge sistemi donanım, yazılım, personel ve diğer açılardan uygun bulunmalıdır.
2-Mükelleflerin Başvuru YöntemiElektronik ortamda tutulacak defter ve belge uygulamasından yararlanmak isteyen mükelleflerin izleyecekleri prosedür aşağıdakigibidir:1 - Uygulamadan faydalanmak isteyen mükelleflerin; elektronik ortamdatutmak istedikleri defter ve belgelerini, elektronik muhasebe sistemlerinioluşturan donanım ve muhasebe programlarını, kayıtların nasıloluşturulduğu ve saklandığını, personel ve sistem güvenliklerini içeren bir rapor hazırlamaları ve elektronik defter ve belgelerin veri formatındatutulması ve gönderilmesine ilişkin aşamalı bir planla birlikte yazı ekindeBaşkanlığa göndermeleri gerekmektedir.
2 - Başvuru üzerine işyerinde Gelir daresi Başkanlığınca yapılacakincelemeden sonra, şartları taşıyan mükelleflerle Başkanlık arasında birprotokol yapılacak ve uygulama öncesi hazırlık döneminebaşlayabilecekleri bir yazı ile kendilerine bildirilecektir. 3 - Hazırlık döneminin mükellef için yeterli olmaması halinde, dönemeilişkin süre Başkanlıkça uzatılabilecektir. Ancak, bu dönem her
--------------------------------------------------------------------------------

124/3 halükarda 5 yıldan fazla sürmeyecektir. Hazırlık dönemi içindemükellefler, sadece elektronik ortamda tutmak istedikleri defter vebelgelerini hem elektronik ortamda hem de kağıt ortamında tutacaklardır.
4 - Hazırlık dönemini başarı ile geçiren mükellefe, elektronik defter vebelge uygulaması için bir izin belgesi verilecektir. Mükellefler, yapılan protokolde belirlenen tarihten itibaren defter ve belgelerini yalnızcaelektronik ortamda tutabileceklerdir. zin alan mükelleflerin , —alış ve gider belgelerini, veri formatındaki bilgileri içerecek şekilde elektronik kayıt ve belge haline getirecekler, ayrıca bu belgeleriorijinal haliyle de kağıt ortamında muhafaza etmeleri, —anlaşmalı matbaalarda bastırmak veya notere tasdik ettirmek suretiyle Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlemek zorunda olduklarıbelgelerin aslını, kağıt ortamında düzenleyerek ilgili kişiye vermeleri, ancak bu belgelerin ikinci nüshalarını veri formatına uygun şekildeelektronik ortamda elektronik belge olarak muhafaza etmelerigerekmektedir. 3-Elektronik Defter ve Belge Sisteminin ÖzellikleriElektronik defter ve belge sisteminin, elektronik defter ve belgelerin değiştirilememesi, bozulamaması, silinememesi, okunamaz halegetirilememesi, erişilememesi konularında önlemler içeren kontrolmekanizmaları bulunmalıdır. Elektronik defter ve belge sistemi, elektronik defter ve belgelerin çağrılması ve basılması işlemlerini de yapmalıdır. Sistem, elektronik defter ve belgelerin eksiksiz ve kolaylıkla okunabilir kağıt baskılarınıüretebilme imkanına da sahip olmalıdır. Mükellefler, elektronik defter ve belgeleri Başkanlığın belirleyeceğidönemlerde ve Bakanlıkça belirlenen şekilde DVD-R’lara kaydedecekler
--------------------------------------------------------------------------------

124/4 ve “Gelir daresi Başkanlığı, Yeni Ziraat Mahallesi, Etlik Caddesi, No:16, 06110 Dışkapı / ANKARA” adresine göndereceklerdir. 4- Uyulması Zorunlu Diğer HususlarMükellefler, vergi inceleme elemanlarınca işyerinde vergi incelemesinebaşlanması halinde, inceleme elemanına gerekli her türlü kaynağı (uygun donanım ve yazılımlar, terminallere ulaşım imkanları ve uzman personelgibi) sağlamak zorundadırlar. Mükellefler yazılım, donanım, dosya, personel, dokümantasyon vb.den müteşekkil elektronik defter ve belge sistemlerini, hiçbir şekilde kısmen veya tamamen vergi inceleme elemanlarının ulaşımını ve kullanımınıengelleyecek bir sözleşme veya lisansa konu edemezler. Ayrıca sistemioluşturan öğelerin haczedilmesi halinde, en geç üç iş günü içindeBaşkanlığa haber verilmesi gerekmektedir. Mükellefler, elektronik defter ve belge sistemine ilişkin bilgisayarkayıtlarındaki zarar görme veya işlem görememe ve değişiklik hallerini, Başkanlığa 15 gün içinde bildirerek zarar gören kayıtlarını ayrıntılıolarak açıklamak ve bu kayıtları nasıl tamamlayacağına ilişkin ayrıntılıbir plan sunmak zorundadırlar. Ancak mükelleflerin, sistemde değişiklik yaratmayan hususları bildirmelerine gerek bulunmamaktadır. Örneğin, mükellef A, elektronik kayıtlarını izlediği bilgisayarprogramının yerine yeni bir program satın almış olup, yeni ile eskiprogram birbirleri ile uyumlu bulunmamaktadır. Eski kayıtlar mükellefin mevcut bilgisayar donanımında işleme tabi tutulabilmekte olduğundan Başkanlığın bu konuda bilgilendirilmesine gerek yoktur. Ancak, mükellef B, elektronik kayıtlarının yapıldığı ve saklandığı bilgisayardonanım ve sistemini yenisi ile değiştirmiş olup, eski kayıtlar yenisistemde işleme tabi tutulamamaktadır. Bu durumda Mükellef B, Başkanlığı bilgilendirmek ve eski kayıtların işlenebilmesi için gerekliplanını sunmak zorundadır. Bunun sağlanabilmesi için mükellef; eskikayıtlarını yeni sistemde işlenebilecek şekilde formatlamalı veya eski
--------------------------------------------------------------------------------

124/5 kayıtlarını bu Tebliğdeki şartlara uygun biçimde işleme tabi tutabilecek bir üçüncü kişi ile anlaşma yapmalıdır. 5-Elektronik Kayıtları çeren DVD-R’ların Nitelikleri ve Başkanlığa GönderilmesiBu uygulamadan yararlanan mükellefler, elektronik defter ve belgeleriniistedikleri programda ve formatta tutabileceklerdir. Başkanlığa gelen verilerde birlik sağlanabilmesi için mükelleflerin, Başkanlıktan temin edecekleri veri formatını kullanmaları zorunlu olup;elektronik defter ve belge verileri, bu formatta ve bir defa yazılabilen DVD-R1’lara kaydedilerek (protokolde belirlenen esaslar çerçevesinde)Başkanlığa gönderilecektir. Mükellefler, Başkanlığın belirleyeceği dönemleri içeren verilerin yeraldığı DVD-R’ları, verilerin ait olduğu dönemi takip eden ayın en son günü akşamına kadar Başkanlığa elden veya iadeli taahhütlü posta ilegöndermek zorundadırlar. Mükellefler tarafından gönderilen DVD-R’lar Başkanlıkça (belirlenen formata uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığı yönünde) bir ön denetime tabi tutulacaktır. Ön denetim sonucunda, DVD-R’ların istenilen formata uygun olmadığının anlaşılması halinde durum mükellefebildirilecek ve mükellefler verilen süre içerisinde gerekli düzeltmeleriyaparak yeni DVD-R’ları Başkanlığa göndereceklerdir. 1Tebliğin kullanılan terimler bölümünde yer almayan DVD-R , ngilizce “digitalversatile disc-recordable”ya da “ digital video disc-recordable” sözcüklerininkısaltması olup, 4.7GB ‘den 17GB’ye kadar kapasiteli kullanımı olan disktir. Bakanlık,bu dijital video disklerin (DVD) yeniden yazılabilir olanlarının değil, bir kez kullanımözelliğine sahip olanlarının kullanılması gerektiğini belirtmektedir.
--------------------------------------------------------------------------------

124/6 6-Elektronik Verilerin Muhafaza ve brazıBaşkanlıkça ön denetime tabi tutularak, belirlenmiş olan formatauygunluğu kabul edilen veriler, vergi kanunları karşısında kağıtortamında tutulan defter ve belgeler gibi kabul edilecektir. Vergi Usul Kanununda ve diğer vergi kanunlarında yer alan defter(tasdike ilişkin hükümler hariç), kayıt ve belgelere ilişkin hükümlerelektronik defter ve belgeler için de geçerlidir. Mükelleflerin, verilerini Başkanlığa göndermiş olmaları, defter vebelgelere ilişkin muhafaza ve ibraz ödevlerini ortadan kaldırmamaktadır. Diğer kurumlar tarafından elektronik ortamda tutulan defter ve belgelerin kağıt ortamında ibrazının istenmesi halinde, mükellefler elektronik defterve belgeleri kağıt ortamına aktararak bu yükümlülüklerini yerinegetirebileceklerdir. Bu Tebliğde belirtilen veri formatında yer almayan ve diğer Kanun hükümlerine göre düzenlenmesi, kullanılması veya muhafazası gereken defter ve belgelerin, kağıt ortamında düzenlenmesine, kullanılmasına vemuhafaza edilmesine devam edilecektir. 7-Elektronik Defter ve Belge Sistemine lişkin Diğer UygulamalarBaşkanlık, durumlarını da dikkate alarak mükelleflerin;1- Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlemek zorunda oldukları belgelerin tamamı veya bir kısmını (asıl nüshayı) kağıt ortamında düzenleyerek ilgili kişilere vermelerine ve sadece bu belgelerin ikinci nüshalarını, 2- Vergi kanunlarına göre tutmak zorunda oldukları defterleri, 3- Vergi kanunlarına göre tutmak zorunda oldukları defterlerin yanındaVergi Usul Kanunu uyarınca düzenlemek zorunda oldukları belgelerin tamamı veya bir kısmını (asıl nüshayı) kağıt ortamında düzenleyerek ilgili kişilere vermelerine ve sadece bu belgelerin ikinci nüshalarını,
--------------------------------------------------------------------------------

124/7 4-Vergi kanunlarına göre tutmak zorunda oldukları defterlerin yanındabu defterlerin dayanağı olan belgelerden sadece alış ve gider belgesimahiyetinde olanları veri formatına uygun şekilde elektronik ortamdaelektronik defter ve/veya belge olarak muhafaza etmelerine, bir veyabirkaçını uygulamalarına (Tebliğin diğer bölümlerinde yer alan usul veesaslara uyulmak şartıyla) izin vermeye ve lüzumu halinde verilen izinleri kaldırmaya yetkilidir. 8- znin ptali ve Cezai MüeyyidelerElektronik verileri içeren DVD-R’ların normal süresinden sonra yazılıolarak istenmesine rağmen verilmemesi, Başkanlığa gönderilen ancak belirlenen formata uygun olmaması nedeniyle kabul edilmeyen verilerin, yeniden verilen süre içerisinde de verilmemesi halinde; bu Tebliğe göreverilen izin Başkanlıkça iptal edilebilecektir. zinleri Başkanlıkça iptaledilen mükellefler, 5 yıl süre ile bu Tebliğ ile getirilen uygulamadan yararlanamayacaklardır. zni iptal edilen mükellefler, on gün içinde defter ve belgelerini tasdik ettirecek veya anlaşmalı matbaalara bastıracak ve eski usulde deftertutmaya ve belge düzenlemeye başlayacaklardır. Mükelleflerin elektronik ortamda tuttukları defter ve belgelere ait DVD-R’ları veya gerekmesi halinde orijinal verilerinin, yetkili kişilere ibrazedilmemesi halinde Vergi Usul Kanunun ilgili hükümlerine göre işlemyapılacaktır. Söz konusu Tebliğ ile belirlenen usul ve esaslara uymadıkları tespitedilenler adına, işledikleri fiile göre VUK’dayazılı cezalar uygulanacaktır.

mukteza ozelge talebi nasil yazilir

15-MÜKELLEFLER VERGİ İLE İLGİLİ UYGULAMALARDA TEREDDÜT ETTİKLERİ KONULARLA İLGİLİ İZAHAT TALEBİNDE BULUNABİLİRLER.(V.U.K.413.Md.MÜKTEZA TALEBİ)

V.U.K.’nun 413.maddesinde “Mükellefler, Maliye Bakanlığından veya Maliye Bakanlığının bu hususlarda yetkili kıldığı makamlardan vergi durumları ve vergi uygulanması bakımından müphem ve tereddüt mucip gördükleri hususlar hakkında izahat isteyebilirler” denilmektedir.Buna göre Vergi Dairesi Başkanlıklarına bağlı mükellefler ilgili Başkanlıklardan; diğer mükellefler ise Defterdarlığımıza bağlı

-Katma Değer Vergisi Kanunu, 6183 Sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulu Hakkındaki Kanun,Diğer Vergi,Resim ve Harçlar, Vasıtalı Vergiler Gelir Müdürlüğünden

-Gelir V., Kurumlar V., Vergi İadesi, Özel Gider İndirimi; Vasıtasız Vergiler Gelir Müdürlüğünden ,

-Vergi Usul Kanunu, 3568 Sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu, İdari Yargılama Usulü Kanunu; Denetim Koordinasyon ve Usul Gelir Müdürlüğünden,

Bir dilekçe ile başvurarak V.U.Kanununun 413. maddesine istinaden bilgi talep edebilirler.

İlgili makamdan alınan bilgiye göre hareket eden mükelleflerin bu fiillerinin, Vergi Kanunlarına aykırı bulunduğu sonradan anlaşılırsa; Vergi İdaresince vergi kanunlarına aykırı bulunan bu hareket nedeniyle vergi cezası kesilmez, ancak vergi cezası olarak kabul edilmeyen gecikme faiz ve zammı ise vergi aslı ile birlikte görüş verilen mükelleflerden alınır.


İlgili Makamlarca verilen bu görüş, bizzat görüş verilen mükellef açısından bağlayıcılık taşımakta olup, aynı sorunla karşılaşan mükellefler, başka mükellefe verilen bu özelgeyi öne sürerek vergi ile ilgili uygulamalarına yön veremezler.

Ancak; Gelirler Genel Müdürlüğünce yeni başlatılan bir uygulamayla da mükelleflere kolaylık sağlamak amacıyla Bakanlıkça tayin edilen müktezalardan özellik arz edenler periyodik olarak sirküler halinde Gelirler Genel Müdürlüğünün www.gelirler.gov.tr adresinde yayımlanacaktır. Durumları sirkülerde yayınlanan olaya uyan ve yapılan açıklamalar doğrultusunda işlem yapılan mükellefler adına V.U.K.nun 413. maddesinin son fıkrası uyarınca cezai işlem yapılmayacaktır.

(315 sayılı V.U.K. Tebliği)


--------------------------------------------------------------------------------



Özelge Talebi Dilekçe Örneği


......................... DEFTERDARLIĞI

(Denetim Koordinasyon ve Usul Gelir Müdürlüğü)



......................Vergi Dairesinin...............sicil numarasında kayıtlı ...............vergisi mükellefiyiz.



Yurt dışından ev tipi dikiş makineleri ithal edip yurt içinde toptan satışını yapmaktayız. Mal teslimlerine ait faturalarımızı keserken malın döviz karşılığını o günkü TCMB kurundan değerlendirerek fatura ediyor ve faturanın en altına da döviz tutarını belirtiyoruz. Fatura bedelini çoğunlukla döviz olarak tahsil ediyoruz. Fatura tarihi ile tahsili arasındaki süre içerisinde kur farkı oluşmaktadır. Oluşan bu kur farkını da alıcılarımıza fatura etmekteyiz. Oysa alıcılar fatura bedelini ileriki tarihle de olsa döviz olarak ödediklerinden bu kur farkı faturasını kabul etmek istememektedirler.




Sorumuz Şudur: İthal ettiğimiz ürünlere ait satış faturalarımızı döviz olarak ilan etmekteyiz. Malın tesliminde faturayı döviz olarak kesip altına o günkü TCMB kurunu yazıp, tahsilatını da döviz olarak yaptığımızdan alıcının hesabında oluşacak kur farkını fatura etmeden doğrudan gelir yazmamız mümkün müdür? Değilse öneriniz ne olabilir?



Bu konuda tarafımıza görüş bildirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla, .../.../200....
Mükellefin Adı Soyadı, Unvanı
İmza

Adres:

Tel: